MİMARCA CAM
PAB Mimarlık kurucu ortakları Pınar Gökbayrak, Ali Eray ve Burçin Yıldırım camla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Bir yapı malzemesi olarak camın sizde çağrıştırdığı kavramlar/konseptler neler?
Cam bir satıh oluşturduğunda aynı anda hem bir sınır elemanı olduğu hem de sınırsızlık ifade edebildiği için çok yönlü bir malzeme. Bu nedenle çok potansiyeli var ve pek çok farklı ilişki biçimine müsait. Örneğin, fiziksel olarak sınırladığınız ancak görsel olarak akışkanlığı yakaladığınız tek malzeme cam. Geçirgenliği, şeffaflığı ve hafifliği sınırsızlık, aydınlık ve özgürlük hissini de peşinden getiriyor.
Projelerinizin tasarım aşamasında, cam tercihinde hangi kriterler belirleyici oluyor (yalıtım, yansıtıcılık, renk, vb.)?
Cam tercihinde önceliğimiz doğal ışığı iç mekana nasıl almak istediğimizle, ikinci olarak da dış ve iç mekan arasında nasıl bir görsel süreklilik kurmayı planladığımızla şekilleniyor. İç-dış sürekliliği, ara mekanlar oluşturma ve mekanlar arası iletişim kurma projelerimizde çok önem verdiğimiz mekansal nitelikler; şeffaf ve geçirgen cam kullanımı da bu anlamda vazgeçilmez bir tasarım öğesi ve yapı elemanı.
Dünyada sizi cam kullanımıyla etkileyen bir yapıyı ansanız, hangisi olurdu?
Pınar Gökbayrak: Cam, mimarlar için her zaman bir deney alanı ve tasarımlarını esnetebilmeleri, inceltebilmeleri için bir araç olmuş: Mies van der Rohe’nin Farnsworth Evi’nden, mühendislik ve mimarlığı iç içe geçiren Norman Foster’ın Apple mağazalarına kadar... Ancak özel bir deneyim olarak Tadao Ando’nun Almanya’daki Langen Foundation yapısından bahsedebilirim. Ando, oldukça yalın bir coğrafyada, su, brüt beton ve camı çok zarif bir biçimde birlikte kullanarak çok etkileyici bir yapı tasarlamış. Ziyaret ettiğimde, yapıya yaklaştığım her adımda büyülendiğimi hatırlıyorum.
Ali Eray: Sanaa'nın Lozan'da bulunan Rolex Learning Center Projesi benim için çok etkileyiciydi. Camın ileri düzey teknik özelliklerini öne çıkaran, alternatif kullanımlarının sıklıkla vurgulanmaya başlandığı 21. yüzyılda bu yapı, camın geçirgenlik, bölücülük ve doğal ışık temini gibi asli işlevlerini bize sakin ama bir o kadar da kuvvetli bir dille hatırlatması açısından değerli. Bina içerisindeki süreklilik ve görsel iletişim fikrini destekleyen, yalın tek bir detayla kurgulanmış bölücü cam duvarların yanı sıra; binanın akışkan zemin ve çatı döşemelerine ışığı dağıtan cam cephe panellerinin yalınlığını deneyimlemek çok keyifliydi.
Burçin Yıldırım: 2015 yılında Mies ödülü kazanan Szczecin Filarmoni Binası. Eski fakat artık yaygın kullanılmayan bir yapı malzemesi olan nervürlü camın çağdaş bir yapıda yenilikçi bir dilde kullanılması, iç mekan aydınlatması sayesinde camın geçirgenliğinin artması ile binanın bir anda hafiflemesi beni çok etkilemişti.
Camın yapı tasarımına ne gibi değerler kattığını düşünüyorsunuz?
Cam, “opak”ın yanında “şeffaf” yüzey üretebilmeyi sağladığı için yapı tasarımında vazgeçilmez elbette. Konforlu bir iç mekan oluşturabilmeyi sağlayan yegane malzeme. Gelişen teknolojiyle birlikte ise artık farklı geçirgenlik seviyelerinde, termal ve solar performansı yüksek iç mekanlar elde etmek çok daha kolay.
Bu değerler sizin projelerinize nasıl yansıyor, camı nasıl kullanıyorsunuz?
Az önce de bahsettiğimiz gibi, mekanlar arası geçirgenlik ve görsel akışkanlık özellikle kamusal mekanlarda çok önem verdiğimiz bir özellik. Bu akışkanlığı sağlayacak iç veya ara mekanlar kurgularken camın performansından ve potansiyelinden çok yararlanıyoruz. Cam oluşturduğu arayüzü çeşitlendirmeye de çok müsait bir malzeme. Gerek farklı zaman dilimlerinde doğal ışığı ve dış mekanı yansıtıcılığına göre, gerek farklı renk ve opaklık düzeylerinde materyal özellikleriyle tek bir malzemeyle çoklu bir arayüz elde etmeyi sağlarken yapıyı her defasında farklı deneyimlemenize de yardımcı oluyor.
Camın mimaride yaratıcı kullanımları için hayalleriniz neler?
Camın en heyecan verici kullanımlarından biri bizce strüktürel cam. Camı yapıda taşıyıcı olarak kullanmaya başladığımızda farklı opaklık düzeylerinde, kimi zaman eğrisel yüzeylerde kimi zaman geniş açıklıklarda hafif, sınırsız, muğlak, özgür mekanlar üretmek bir deney alanı olarak hoş olurdu.
Fotoğraflar: © Utku Tonguç Topal (2-4: Ayhan Şahenk Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi), © Yerçekim (5-7: Gökçeada Lise Kampüsü)